Öncelikle bu yazıyı herhangi bir siyasal
bakış açısı ile veya yorumla yazmadığımı belirtmek isterim. Şu saıralar fazlaca
yapmaya imkan bulduğum kişisel gözlemlerimden yararlandım sadece. Doğruluğu
tartışmalı ekonomik göstergelerden yararlanmadım yani.
Bundan yıllar önce olsaydı belki medyada
daha fazla yer bulurdu veya halk daha fazla ilgi gösterirdi bilemiyorum. Ancak
hem iç hem dış politikanın fazlaca etkilediği bir ekonomik kriz döneminden
geçtiğimiz hissine kapılıyorum. Evet belki Başbakanlık önünde atılan
yazarkasalar veya kendini yakan esnaflar, büyük kitlesel eylemler yok ama bir
yangın var….
Şimdi başlayalım gözlemlerimizi anlatmaya.
İşsizlik oranlarına fazlaca paralel, büyük bir işsizlik olduğunu söyleyebilirim.
Okumuşundan okumamışına kadar insanlar her yolu deneyip bir işe girme peşindeler.
İK departmanlarının mailleri dolu, telefonları susmuyor. Bu yönde çok fazla
duyum alıyorum.
Rusya krizinden sonra işten çıkarmaların tavan
yaptığı turizm sektörü fazlaca dikkat çekiyor. Garsonu, aşçısı ve hatta
temizlikçisi… Bu sektörde çalışan tüm hizmet personeli işsiz kalmış gibi
ortalık. Tam anlamıyla yangın yeri. Geçenlerde bir gazetede küçük bir başlık
ilişti gözüme 1100 otelin satılık olduğu yönünde. Turizm felç geçiriyor kalıcı
hasar kalır mı? bilinmez.
Mavi yaka iş başvurularının büyük
çoğunluğununda tekstil sektöründe işten çıkarılanlar oluşturuyormuş. Özellikle
asgari ücret ve suriyeli işçiler eh üstüne bir de Rusya krizi gelince yandı
gülüm keten helva. Hala var mı gazetelerin sarı sayfalarında o meşhur overlokçu
aranıyor ilanları?
Güneydoğumuzda örtülü bir mücadele, savaş
veriliyor. Güvenlik güçlerimiz geceli gündüzlü savaşıyor ülkeyi bölmek isteyen
odaklarla. Olan yine insana oluyor, dükkanlar kapanıyor ekonomi duraklıyor.
Devletimizin harcadığı para milyar liralar ile açıklanıyor. Göç, kapanan
dükkanlar ve paralelinde işsizlik. Sizin kapınıza halen Güneydoğu bölgemizden
göçüp gelen bir yurdum insanı iş başvurusuna gelmedi mi?
Sonuç olarak, dengeli dış politikayı,
istikrarlı ekonomiyi ve düşen işsizlik oranlarını arıyoruz. 2023 hedeflerine
odaklanmışken 1923 rakamlarına geri dönme teklikesi ile karşı karşıya kalmayalım.
Teşvikler artmalı, özel sektör bu soruna el atmalıdır. Büyümenin veya krizi en
hasarla atlatmanın yolu işçi çıkarmak değil, üretmek, üreterek kazanmak ve
kazandırmak. Ülkeye,millete,insanlığa….